Hayat; insanların doğduğu, yaşamını sürdüğü, öldüğü ve öldükten sonrada devam eden süreçtir.  Çeşitli inişlerin çıkışların insanlar üzerindeki etksine göre hayatı kötüleyebilir yada hayata karşı beklentilerini arttırabilir tabi bu genel bir tabirle benim hayata bakış açım. Hayat derin bir felsefi konudur uçsuz bucaksız anlat anlat bitiremessin sonunda da elinde birşey yoktur sonuçta soyut birşey hayat. Peki biz bu hayatı nasıl somutlaştırabiliriz?

Yaşadığımız sürece sürekli birşeyler ile meşgul oluyoruz; Kitap yazıyoruz, kitapları okuyoruz, mühendislik harikaları yaratıp bunlar üzerinde hayatımızı kolaylaştıracak icatlar, buluşlar peşinde sürekli koşturuyoruz ya da eğlenmeye, eğlendirmeye çalışıyoruz herşey bizim/bizler için, hayatı anlamlı kılmak için. Şöyle bir dönüp baktığımızda hayatımızı anlamlı kılabilecek ne var? ya da birilerine bizim hayatımızdan pay çıkaracak birşeyler yaptık mı?

Bir şekilde aklımızın erdiği artık bazı konular hakkında yorum yapabileceğimiz, anlayabileceğimiz bir seviyeye geldik. O zamandan bu zamana ne oldu? Okul okuduk ödevler yaptık oyunlar oynadık kitaplar arkadaşlar eğlenceler bla bla bla….. aslklasşlkgasf derken zaman geçti? işte bu yüzden hayatı boş yaşamamalıyız. Mevlana ne güzel demiş “Dün dünde kaldı cancağzım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.” Hiç birşey için geç değildir sadece bir cesaret ve üzerimizdeki bu ölü toprağını atmaktadır. Hayat, araştırarak geliştirerek deneyerek birşeyler kazanarak anlamlı kılınabilir. Belki size uğraşığ didinmenize rağmen birşeyler yapmamışsınız gibi gözükebilir ama sizin bu hayatınıza bakarak sizden sonra gelenlere rehber olacaktır.

Bu yüzden hayatımızın değerini bilmeliyiz ve ona göre yaşamalıyız.